Yıllıklandırılmış (son 4 çeyrek) büyüme 2018 yılı 1. Çeyrek dönemi itibariyle % 7.9 oldu (Yıllıklandırılmış 2017/4Ç: % 7,4, Yıllıklandırılmış 2017/1Ç: % 3,3). Diğer taraftan, cari rakamlar üzerinden 2017 yılı sonundaki 851 milyar dolar seviyesinde olan dolar bazlı GSYH 2018 yılı ilk çeyreği sonunda, TL’deki değer kayıplarının etkisiyle, yıllıklandırılmış rakamlarla 808 milyar dolara geriledi. Benzer şekilde, kişi başına düşen GSYH da aynı dönemde 10,596 dolardan 9,950 dolara geriledi. Bu verilerle birlikte, 2018/1Ç itibariyle, cari açığın ve bütçe açığının GSYH oranı sırasıyla -%6,5 (2017 yılsonu: -%5,5) ve -%1,5 oldu (2017 yılsonu: -%1,5).
1. Çeyrekte, hanehalkı harcamaları, kamu harcamaları, yatırım harcamaları ve net ihracat büyümeye sırasıyla +7,0, +0,5, +2,8 ve -3.9 puan katkı verdi. Yatırımlar tarafında gözlenen +2,8 puanlık katkının yaklaşık % 80’inin inşaattan kaynaklandı. Dolayısıyla 1. Çeyrekteki güçlü büyümenin önemli ölçüde iç talep ve inşaat kaynaklı olduğu söylenebilir. Bu durumun büyümenin sürdürülebilirliği ve kalitesi açısından çok olumlu bir sinyal olmadığını düşünmekteyiz. Ancak, büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliği açısından en önemli göstergelerden olan makine-teçhizat yatırımlarının sınırlı da olsa büyümeye pozitif katkı vermeye devam ettiğini de not edelim. Net ihracat tarafından gelen önemli negatif katkının sürmesi de dikkat çeken bir diğer nokta. Yıllar itibariyle, özellikle hızlı büyüme performansının görüldüğü dönemlerde net ihracattan gelen olumsuz etki ön plana çıkmakta. Üretim yöntemiyle ise tarım, sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinin sırasıyla +0,1, +1,9, +0,5 ve +4,3 puan katkı verdi. Özellikle imalat sektöründeki momentumun korunmaya devam etmesinin olumlu olduğu söylenebilir.
2018 yılı büyüme tahminimizi % 4.2 seviyesinde korumaya devam ediyoruz. 2018 yılının 2. Çeyreği itibariyle ekonomik büyümedeki güçlü momentumun kademeli bir şekilde yavaşlamasını beklemekteyiz. 2017 yılındaki hızlı büyümenin oluşturduğu güçlü baz etkisinin yılın ikinci yarısında çok daha güçlü şekilde hissedileceğini düşünüyoruz. Söz konusu baz etkisinin yanı sıra; TL’deki hızlı değer kayıpları ile para politikasındaki güçlü sıkılaştırmanın ekonomik büyüme üzerindeki potansiyel negatif etkileri ve seçim sonrasında maliye politikasında beklenen sıkılaşma da göz önüne alındığında özellikle yılın ikinci yarısındaki ekonomik büyüme üzerindeki aşağı yönlü risklerin ön planda olacağı söylenebilir. Dolayısıyla, büyüme tahminimizde bir revizyona gitmek için erken olduğunu değerlendirmekteyiz. Özellikle, seçim sonrasında oluşacak olan siyasi ortam ve yeni ekonomi yönetimi ile TCMB’nin izleyeceği politika birleşimi gibi unsurların olası bir revizyon açısından en önemli belirleyiciler olacağını not edelim.
Cari açık Nisan’da 5,43 milyar dolar ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti (Konsensüs: 5,20 milyar dolar Gedik: 5,28 milyar dolar). Bu veriyle birlikte, mart ayında 55,4 milyar dolar seviyesinde olan 12 aylık cari açık rakamı nisanda 57.1 milyar dolar ile son 4 yılın zirvelerinde kalmaya devam etti. Cari açıkta gözlenen artış büyük ölçüde dış ticaret açığının geçen yılın ayına göre 1,82 milyar dolar artışla 5,46 milyar dolara yükselmesi ile birincil gelir açığının 279 milyon dolar artışla 1,49 milyar dolara yükselmesinden kaynaklandı. Diğer taraftan, turizm gelirlerinin katkısıyla hizmet dengesinin 375 milyon dolar artışla +1,47 milyar dolara yükselmesi daha yüksek bir cari açıkla karşılaşılmasını engelleyici rol oynadı.
Nisan’da cari açığın finansmanında diğer yatırımlar ve doğrudan yatırımlar önemli rol oynadı. Diğer yatırımlar altında yer alan yurtiçi bankaların yurtdışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 1,89 milyar dolarlık net azalış ve yurtdışı bankaların yurtiçindeki mevduatları ise 2,02 milyar dolar net artış kaydetti. Ayrıca, bankalar ve diğer sektörler yurtdışından sırasıyla 1,67 milyard dolar ve 864 milyon dolar kredi alırken, genel hükümet 165 milyon dolar net geri ödeme gerçekleştirdi. Böylelikle, nisan ayında diğer yatırımlar kaleminde net 7,73 milyar dolarlık net giriş gözlendi. Doğrudan yatırımlar tarafında da geçen yılın aynı ayına göre 138 milyon dolar artışla 703 milyon dolar seviyesinde net giriş gerçekleşti. Bu durumda, net varlık ediniminin 243 milyon dolar azalışla 160 milyon dolar seviyesine gerilemesi ile net yükümlülük oluşumunun 105 milyon dolar azalarak 863 milyon dolara gerilemesi etkili oldu. Yurtdışı yerleşiklerin nisan ayında hisse senedi piyasasında 414 milyon dolar net satış, tahvil piyasası tarafında ise 456 milyon dolar net alım yaptığı görüldü. Ayrıca, yurtdışındaki tahvil ihraçları tarafında bankalar, genel hükümet ve diğer sektörler sırasıyla 339 milyon dolar, 250 milyon dolar, ve 716 milyon dolar net geri ödeme gerçekleştirdi. Böylelikle, nisan ayında portföy yatırımlarında 502 milyon dolar net çıkış görüldü. Geçen ayki cari açığın finansmanında 4,8 milyar dolarlık azalışla en önemli rolü oynayan resmi rezervler nisan ayında 2,76 milyar dolar artış gösterdi. Önceki ay 2,79 milyar dolar giriş gözlenen net hata ve noksan kalemindeki net giriş nisan ayında 264 milyon dolara geriledi.
Yıllıklandırılmış cari açıktaki normalleşme süreci gelecek aylarda başlayabilir. Son dönemlerde açıklanan veriler yılın ikinci çeyreği itibariyle dış talepteki güçlü seyrin korunmaya devam etmesine karşın iç talepte yavaşlamanın gözlendiğini işaret etmekte. Ayrıca, TL’deki zayıflığın dış ticarette getirdiği rekabet avantajı, yaz aylarında turizm tarafından gelecek katkının artacak olması ve güçlü baz etkisi nedeniyle büyümede beklenen yavaşlama cari dengedeki bozulma trendinin yerini orta vadede normalleşmeye bırakmasını sağlayabilir. İlâve olarak, yakın dönemde para politikasında gözlenen güçlü sıkılaştırma ile seçim sonrasındaki dönemde maliye politikasında beklenen sıkılaşma da göz önüne alınacak olursa; özelliklle yılın ikinci yarısı itibariyle yıllıklandırılmış cari açık rakamlarının hızlı bir toparlanma eğilimine girerek 50 milyar dolar seviyesine hatta bir miktar aşağısına doğru hareket etmesi beklenebilir. 1. Çeyrek büyüme rakamlarıyla birlikte % 6,5 seviyesine yükselen cari açık / GSYH oranının yılsonunda % 5,8 civarlarında dengeleneceğini öngörmekteyiz. Mayıs dış ticaret rakamına ilişkin öncü göstergelerin de bu görüşümüzü destekler nitelikte olduğu söylenebilir.